Şapel ve Duman: Papalık Seçiminin Kültürel Okuması

Katolik Kilisesi, sadece dünyanın en yaygın dini inanç sistemlerinden biri değil; aynı zamanda kültürel, siyasi ve tarihsel bakımdan da insanlık tarihinin en etkili kurumlarından biridir. Yaklaşık iki bin yıllık geçmişiyle Vatikan, dini sembolleri devam ettirirken modern dünyada da geleneksel yapıları sürdüren kurumsal yapılardan biri olarak dikkat çeker. Bu yapı içerisinde, Papalık seçim süreci hem dinsel hem de kültürel anlamda bir ‘eşik zamanını’ temsil eder. Her yeni papa seçimi, yalnızca Katolik inananlar için değil, aynı zamanda küresel medyada yer bulması nedeniyle dünya genelindeki kültürel gözlemciler için de dikkat çekici bir olaydır.

2025 yılında Papa Franciscus’un 21 Nisan’daki vefatının ardından gerçekleşen Konklav1 süreci, Katolik Kilisesi tarihinde önemli bir sayfa olarak yerini almıştır. Bu süreçte, 69 yaşındaki Amerikalı Kardinal Robert Francis Prevost’un, “Papa 14. Leo” adıyla seçilmesi, geleneğin modernlik içindeki direnişini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Özellikle seçimin sonucunun, herhangi bir resmi internet sitesi, televizyon yayını ya da sosyal medya platformu aracılığıyla değil de, Sistine Şapeli’nin2 bacasından çıkan beyaz duman ile ilan edilmesi; teknolojik çağın modern iletişim biçimlerine karşı ritüelin sembolik otoritesinin hâlâ etkili olduğunu göstermiştir.

Ritüelin Kuramsal Temelleri

Her toplum, kutsal olan ile gündelik olanı ayırmak üzere ritüeller yaratır ve bu ritüeller aracılığıyla kimlik, otorite ve aidiyet inşa eder. Ritüeller, sadece dini değil, aynı zamanda sosyolojik ve kültürel anlamlar taşıyan simgesel eylemler bütünüdür. Papa seçimi gibi büyük ölçekli dini ritüeller, sadece Tanrı ile kul arasındaki ilişkiyi değil, aynı zamanda toplumun kutsala yaklaşım biçimini, kurumsal gücü ve tarihsel devamlılığı da yeniden üretir.

Antropolog Victor Turner, ritüeli bir “süreç” olarak ele alır ve onu “liminalite” (eşik hal) kavramı ile birlikte düşünür. Turner’a göre ritüel, bireyin ya da topluluğun statü değişimini yöneten, geçişi sembolize eden bir yapıdır. Papa seçimi de, eski liderin ardından otoritenin yeniden kurulması sürecidir ve bu geçiş “beyaz duman” gibi sembolik göstergelerle ilan edilir.

Mircea Eliade ise ritüelleri, kozmik zamanın ve kutsal tarihin yeniden inşası olarak değerlendirir (Eliade, 1954). Eliade’ye göre her ritüel, zamanın başlangıcına, “mitik başlangıç” anına dönüşü temsil eder. Konklav süreci de Hz. İsa’nın havarileriyle kurduğu ilişkiyi yeniden sahneleyen, onun temsilcisi olan papa figürünü yeniden yaratan bir ritüel biçimidir.

Semboller ve Kolektif Anlam

Papa seçiminin ritüelistik yapısında yer alan her öğe -kardinallerin yeminleri, Sistine Şapeli’nin kapatılması, kilitli kapılar, sessizlik yemini, ardından çıkan beyaz duman- derin kültürel anlamlar taşır. Beyaz dumanın, yalnızca bir kimyasal reaksiyon değil, aynı zamanda ilahi iradenin dünyevi temsili olduğuna inanılır. Bu, Katolik inanç sisteminde görünmeyen Tanrı’nın görünür temsiller yoluyla toplumla iletişime geçmesinin bir yolu olarak yorumlanır.

Modernleşme kuramları çoğu zaman geleneksel yapıların çözülmesini öngörür. Ancak Katolik Kilisesi örneği, bu varsayımı yerinden eden bir örnektir. Anthony Giddens’in ileri sürdüğü gibi, modern toplumlar gelenekle olan bağlarını tamamen koparmaz; aksine bazı gelenekleri yeniden şekillendirerek sürdürür. Papa seçimindeki sembolik ritüeller, modern dünyada geleneksel meşruiyetin nasıl yeniden üretildiğine dair güçlü bir örnektir.

Katolik Kilisesi’nin Yapısı ve Papa’nın Konumu

Katolik Kilisesi, merkeziyetçi bir otorite yapısına sahip olan ve kökleri antik Roma dönemine kadar uzanan, küresel ölçekte örgütlenmiş en eski kurumsal yapılardan biridir. Bu yapı içinde Papa, yalnızca en üst düzey dini lider değil; aynı zamanda Vatikan Şehir Devleti’nin mutlak yöneticisi ve dünyanın dört bir yanındaki yaklaşık 1.3 milyar Katolik inananın ruhani rehberidir. Papa’nın seçimi bu nedenle yalnızca teolojik değil, aynı zamanda sosyolojik, politik ve kültürel anlamda da ciddi yansımalar doğurur.

Katolik Kilisesi’nin Hiyerarşisi

Genel olarak Katolik Kilisesi, üç ana düzeyde hiyerarşik olarak yapılandırılmıştır:

  • Episkopal düzey (Piskoposlar Konseyi): Yerel kiliselerdeki en yüksek otoriteyi temsil eder.
  • Presbiter düzey (Rahipler): Cemaat düzeyindeki ibadetleri yürütür.
  • Diyakon düzey (Yardımcı Ruhbanlar): Kilise hizmetlerini destekleyici görevlerde bulunurlar.

Bu üçlü yapının üzerinde ise Papa yer alır ve tüm Katolik dünyasının episkopus episcoporum (piskoposların piskoposu) olarak kabul edilir. Papa’nın otoritesi, Hristiyanlığın ilk yüzyıllarına, özellikle de İsa’nın havarisi Petrus’un “ilk papa” kabul edilmesine dayandırılır. Kilise inancına göre Papa, Aziz Petrus’un halefidir.

Papa’nın Dini ve Sembolik Rolü

Papa’nın dini rolü üç ana başlıkta özetlenebilir:

  1. Öğretici (magisterium): Katolik doktrinini yorumlama ve tanımlama
  2. Ruhani Liderlik: Tüm dünya Katolikleri için inanç ve ahlak rehberliği.
  3. Liturjik Temsil: Evrenin ruhani düzeniyle ilgili ayinlerde en yüksek temsil gücü. (Acar, 2025).

Ancak Papa’nın etkisi, bu dini sınırların çok ötesine geçer. Papa, aynı zamanda dünyanın en etkili sembolik figürlerinden biridir. Beyaz cüppesi, taşıdığı haç, Vatikan balkonundan verdiği kutsamalar ve tüm bu görsel ve ritüelistik unsurlar; onun sadece bir lider değil, Katoliklerce aynı zamanda tanrısal otoritenin sembolü olduğunu ortaya koyar.

Vatikan ve Papa’nın Siyasi Konumu

Vatikan, 1929 yılında imzalanan Laterano Antlaşması3 ile İtalya tarafından bağımsız bir şehir devleti olarak tanınmıştır. Papa, bu devletin mutlak yöneticisidir. Bu yönüyle Papa; hem bir din adamı hem de bir devlet başkanıdır. Uluslararası düzeyde diplomatik temsil gücüne sahiptir, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumlara gözlemci olarak katılır ve dünyadaki birçok devlet ile diplomatik ilişkiler yürütür.

Papa’nın seçimi bu nedenle yalnızca dinî değil, aynı zamanda küresel jeopolitik dengeleri ilgilendiren bir olay olarak da görülür. Örneğin bir Latin Amerikalının papa seçilmesi, kıtanın yükselen dini gücünü; bir Afrikalı papa ise küresel eşitlik ve temsiliyet tartışmalarında önemli bir adımı simgeleyebilir.

Papa ve Kolektif Kimlik

Papa, Katolik kolektif kimliğinin ete kemiğe bürünmüş halidir. Kilise’nin tek sesli otoritesinin sembolüdür. Papa seçim sürecinde kullanılan her bir ritüel -özellikle beyaz dumanın çıkışı- bu kimliğin kolektif bilinçte sürekli olarak yeniden inşa edilmesini sağlar. Bu, sadece inananların ruhani bağlılıklarını güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda Katolikliğin küresel bir kültürel bütünlük içinde varlığını sürdürmesini sağlar. Katolik Kilisesi’nde bir papa hayatını kaybettiğinde, onun halefini seçme süreci belirli bir ritüel bütünlüğü içinde yürütülür. Bu süreç, yüzyıllar boyunca şekillenmiş, simgelerle örülmüş ve modernliğe adeta direnerek günümüze kadar ulaşmış olan Konklav adı verilen seçim oturumlarıdır. Konklav, yalnızca bir idari işlem değil; Katolik teolojisinin, kurum kültürünün ve sembolik düzeninin merkezinde yer alan bir törensel geçiştir.

“Sede Vacante” Dönemi: Makamın Boşluğu

Papa’nın vefatından hemen sonra başlayan döneme Latince “makamın boşluğu” anlamına gelen sede vacante4 adı verilir. Bu süreçte Kardinaller Meclisi (Kardinaller Koleji), Vatikan’ın gündelik işleyişini üstlenir ancak kilise adına yeni kararlar alamaz. Çünkü Katolik doktrinine göre, yeryüzündeki kilise, papa makamı boşken “yetim” durumundadır.

Konklav’ın Tanımı ve Tarihçesi

Konklav kelimesi, Latince “cum clave” yani “anahtarla kilitli” anlamına gelir. Bu terim, seçimlerin gizliliğini ve kutsallığını korumak amacıyla kardinallerin dış dünya ile bağlarının tamamen kesildiği süreci ifade eder. Konklav ilk kez 1274 yılında, Lyon Konsili’nde resmileştirilmiştir. O dönemlerde papa seçimlerinin aylar, hatta yıllar sürdüğü düşünüldüğünde, bu uygulama seçim sürecini hızlandırmayı amaçlamıştır.

Sistemi şekillendiren temel ilkelerden bazıları şunlardır:

  • Seçim yalnızca kardinal rütbesine sahip ruhbanlar tarafından yapılır.
  • Seçim kapalı kapılar ardında gerçekleşir.
  • Oy birliği ya da üçte iki çoğunluk aranır.
  • Hiçbir dış müdahale kabul edilmez (bu kural tarihsel olarak özellikle kraliyet ailelerinin etkisini sınırlamak için konmuştur). 

Sistine Şapeli ve Mekânın Sembolizmi

Konklav toplantıları, Michelangelo’nun freskleriyle ünlü Sistine Şapeli‘nde yapılır. Bu mekân yalnızca estetik açıdan değil, sembolik anlam açısından da büyük öneme sahiptir. Sistine Şapeli’nde yer alan “Son Yargı”5 freski, seçim yapan kardinallere Tanrı’nın huzurunda olduklarını hatırlatır. Konklav sürecinde şapel, geçici bir yaşam alanına dönüştürülür. Kardinaller burada yaşar, dua eder, oylama yapar ve dış dünyadan tamamen izole edilir. Elektronik cihazların tümü toplanır, gizlilik mutlak bir kural olarak uygulanır.

Oylama Süreci ve Yemin

Kardinaller her gün sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki oturumda oy kullanırlar. Her oy pusulasında şu Latince ifade yer alır: “Eligo in Summum Pontificem…” (Yüce Papalık makamı için seçiyorum…) (Al Jazeera, 2025).

Her pusula dikkatle katlanarak oylama kutusuna atılır. Oylama bittikten sonra oylar yüksek sesle okunur ve tutanak tutulur. Seçim sonucunda üçte iki çoğunluk sağlanmamışsa, pusulalar özel bir kimyasal karışımla yakılarak siyah duman çıkarılır. Bu, dış dünyaya henüz papa seçilmediği bilgisini verir. Üçte iki çoğunluk sağlandığında, oy pusulaları yine özel bir karışım ile yakılır ancak bu kez beyaz duman çıkar. Beyaz duman, Katolik dünyasına yeni bir ruhani liderin seçildiğini ilan eder.

Kabul, İsim ve Habemus Papam

Seçilen kardinale “Papa olmayı kabul ediyor musunuz?” sorusu yöneltilir. Cevabı olumluysa, bir de papa adı seçmesi istenir. Bu isim, papa kimliğinin teolojik ve sembolik yönünü yansıtır. Örneğin “Franciscus”, yoksulluk ve tevazu simgesi olan Aziz Francis’ten esinlenmiştir.

Bu aşamadan sonra, Vatikan’ın büyük balkonundan halkın önüne çıkan Proto-diakos Kardinal şu tarihi cümleyi Latince olarak ilan eder:

“Annuntio vobis gaudium magnum: Habemus Papam!” (Büyük bir sevinçle size duyuruyorum: Bir papamız var!)

Bu duyurunun ardından yeni papa ilk kez halkı selamlar ve “Urbi et Orbi” (Roma ve dünyaya) duasını eder. (Sánchez Bordiu, 2022).

Beyaz Dumanın Tarihi ve Sembolizmi

Sistine Şapeli’nin bacasından yükselen beyaz duman, papa seçimi tamamlandığında tüm dünyaya verilen ilk işarettir. Bu küçük görünümlü ama anlamca büyük sembol, hem ritüelistik hem de kültürel bağlamda derin anlamlar taşır. Modern çağda televizyonlar, dijital yayınlar ve sosyal medya üzerinden anlık bilgi aktarımı mümkünken, hâlâ bu dumanla iletişim kurulması, sadece geleneklere bağlılık değil, aynı zamanda sembollerin gücüne olan inancı gösterir. Bu yönüyle beyaz duman, kültürel devamlılık, ritüelistik işaret ve kolektif kimlik üretiminin yoğunlaştığı önemli bir kavşaktır.

Beyaz dumanın, özel bir karışım kullanılarak elde edildiği ifade edilmektedir. Geleneksel olarak oy pusulalarının üzerine zift, saman veya reçine gibi maddeler eklenir; bu da yandığında beyaz renkte bir duman oluşturur. Ancak, geçen yıllardaki seçimlerde, halkın siyah ve beyaz dumanı ayırt etmede zorlanması nedeniyle dumanın rengi daha belirgin hâle getirilmiştir. Artık beyaz duman için bir takım kimyasal maddeler içeren karışımlar kullanılır. Bu noktada ilginç bir kültürel çelişki devreye girer: teknoloji kullanılır, ama teknoloji “görünmez kılınır.” Dumanın hala gelenekselmiş gibi sunulması, modern araçların geleneksel sembolün ruhunu bozmaması adına üstü örtülmüş bir teknolojileşmeyi işaret eder.

Beyaz Dumanın Teolojik Temsili

Katolik teolojisinde kutsal olan, dünyevi olanla dolaylı biçimlerde ilişki kurar. Tanrı doğrudan konuşmaz; onun işaretleri vardır. Beyaz duman da bu ilahi iradenin dolaylı ama çok güçlü bir göstergesidir. Yeni papa’nın seçimi Tanrı’nın iradesine bağlanır; duman ise bunun halka bildirilen halidir. Dolayısıyla beyaz duman, Tanrı’nın seçimini insanlara duyuran bir epifani (tecelli) aracı olarak görülür.

Ayrıca dumanın göğe yükselmesi, Tanrı’ya yönelimi ve kutsallığın yüceliğini de simgeler. Beyaz rengi ise, Hristiyanlıkta barış, arınma, yeniden doğuş ve kutsallıkla ilişkilidir.

Duman, yalnızca bilgi vermez; aynı zamanda kolektif bir duygunun tetikleyicisidir. Aziz Petrus Meydanı’nda toplanan binlerce insan, saatlerce bazen günlerce sadece bu dumanı bekler. Televizyonlar ekran başında milyonları canlı yayına kilitler. Duman çıktığında sadece bir liderin seçildiği değil, aynı zamanda bir çağın başladığına dair bir kanaat doğar.

Bu heyecan, aslında “ritüelistik beklenti”yle ilgilidir. İnsanlar zaten duman çıkacağını bilir; ama o an geldiğinde sembolün duygusal gücü akılcılığı bastırır. Duman, inananlar için sadece bir işaret değil; inançlarının yeniden onaylandığı, kutsal olanla bağlarının tekrar kurulduğu bir andır.

Siyah ve Beyaz Duman Arasındaki İkilik

Katolik sembolizminde her renk, belirli anlamlar taşır. Siyah duman, belirsizliği, tamamlanmamışlığı ve beklentinin devamını temsil eder. Beyaz duman ise sonuçlanmışlığı, Tanrı’nın iradesinin tecellisini ve kilisenin yeniden birliğe kavuşmasını simgeler. Bu siyah-beyaz ikiliği, hem teolojik hem de kültürel düzlemde anlamlıdır. Siyah duman “henüz değil”, beyaz duman ise “işte şimdi” demektir. Bu basit görsel kodlama, çok katmanlı bir kültürel anlatı üretir.

Modern Medyada Beyaz Dumanın Yeri

Beyaz duman, çağımızda bir medya olayı hâline gelmiştir. Seçim günü televizyonlar “Sistine Şapeli bacasına” sabit kameralar yerleştirir. Duman çıktığı anda ekranlarda alt yazılar belirir, sosyal medya platformlarında binlerce mesaj paylaşılır. Beyaz dumanın bu ölçüde bir medya nesnesi hâline gelmesi, modern teknolojinin ritüel sembollerini birer kültürel senaryoya dönüştürdüğünü gösterir.

Ancak ilginç olan şudur ki bu durum, sembolün değerini azaltmak yerine güçlendirir. Çünkü modern medya, sembolün ritüelistik etkisini görselleştirerek yaygınlaştırır. Yani beyaz duman, bir yandan geleneksel bir sembol olarak kalırken, bir yandan da küresel dijital kültürün parçası hâline gelir. Modern dünya, hızın, verimliliğin ve anlık tüketimin hâkim olduğu bir ritimle işler. Ancak konklav gibi ritüeller bu ritmin dışında, “kutsal zaman” dediğimiz farklı bir zamansallıkla iş görür. Seçim sürecinin günlerle, hatta bazen haftalarla ölçülmesi, modern dünyanın aceleci doğasına zıt bir yavaşlık ve sabır estetiği üretir.

Bunun yanında, konklav mekânsal olarak da çok özeldir. Sistine Şapeli, Michelangelo’nun freskleriyle sarmalanmış, Tanrısal hikâyenin görselleştirildiği bir mekân olarak işlev görür. Modern dünyanın nötr, işlevsel mekânlarının aksine, burası anlamla dolu, katmanlı bir kültürel hafıza taşıyan bir yerdir. Mekânın bu kutsallığı, seçim sürecine aura kazandırır.

Dijitalleşme ve Anlamın Görselleşmesi

Bugün, papa seçiminin her anı sosyal medya üzerinden anbean takip edilebilir. Duman çıktığı anda, Twitter (X), Instagram, TikTok gibi mecralarda binlerce gönderi paylaşılır. Bu durum, modern iletişim teknolojilerinin geleneksel bir ritüeli hızla görselleştirdiği ve yeniden dolaşıma soktuğu anlamına gelir.

Dijital medya, sembolü yalnızca yaymaz; onu yeniden üretir. Beyaz duman, artık sadece Vatikan’daki bir bacadan çıkan fiziksel bir olgu değil; sayısız dijital montajın, gif’in, caps’in ve hatta oyunlaştırılmış uygulamaların parçasıdır. Ancak bu dönüşüm, onun anlamını silikleştirmez – aksine onu kültürel bir ikon hâline getirir.

Konklav ve beyaz duman ritüeli, kültürün değişen değerlerine karşı pasif bir direnç değil, aktif bir dönüşüm örneği de simgeler. Bu ritüeller:

  • Simgesel olarak geleneksel otoriteyi yeniden üretir,
  • Toplumsal olarak kolektif birliği sağlar,
  • Estetik olarak anlamı görsel ve işitsel biçimlerde yansıtır,
  • Törensel olarak seküler zamana karşı “kutsal zamanı”

Bu nedenle konklav, yalnızca papa seçimi değil, aynı zamanda kültürel bir performanstır da. Bu performans, izleyenleri inandırmaz; onları bir inanç topluluğuna ait olduklarına tekrar ikna eder. Papa kimliği kadar, seçim ritüeli de Katolikliğin devamlılığını sağlar.

Aziz Petrus Bazilikası’nın Balkonu

Yeni papanın ilanı, Roma’daki Aziz Petrus Bazilikası’nın ana cephesinde yer alan “loggia”dan yapılır. Bu balkon sadece mimari bir unsur değil, bir tür törensel sahnedir de. Papa, halkla ilk defa burada karşı karşıya gelir. Bu sahneleme, sadece Katolik dünyası için değil, tüm insanlık için evrensel bir izleme alanı oluşturur.

Habemus Papam ilanı bu sahnede; dualarla, sessizlikle, tören kıyafetleriyle ve izleyicinin duygu yoğunluğuyla birlikte anlam kazanır. Mekânın yüksekliği, izleyicilerle papa arasında hem fiziksel hem sembolik bir mesafe oluşturur. Papa yukarıdadır; halk aşağıda. Bu, yalnızca otoritenin değil, aynı zamanda kutsal olanla dünyevi olanın ayrımının da görsel bir ifadesidir.

Papa’nın İsmi: Kimlik, Mesaj ve Teolojik Yönelim

Yeni papa, seçimden hemen sonra kendisine yeni bir isim seçer. Bu isim, yalnızca kişisel tercihi değil, aynı zamanda ideolojik, teolojik ve kültürel yönelimi yansıtır. Örneğin:

  • Franciscus (Francis): Yoksulluk, tevazu ve barış vurgusu (Aziz Francis’den).
  • Benedictus (Benedict): Avrupa kültürünün kökleri ve geleneksel değerler.
  • Ioannes Paulus (John Paul): Küresel açılım gibi yorumlanır.

Bu yeni kimlik, papa’nın nasıl bir ruhani lider olacağına dair ilk işarettir. Medya ve halk, bu isim üzerinden yeni dönemin temalarını analiz etmeye başlar.

Kurumsal Olarak Papa: Vatikan Devleti’nin Başkanı

Papalık, aynı zamanda bir devlet başkanlığıdır. 1929 tarihli Laterano Antlaşması ile kurulan Vatikan Şehir Devleti, dünyanın en küçük, ama etkisi en büyük mikro- devletidir. Papa bu devletin mutlak yöneticisidir. Bu durum, ona dini alanda olduğu kadar uluslararası hukuk ve diplomasi alanında da otorite kazandırır.

Papa:

  • Vatikan’da yürütme, yasama ve yargı gücünü elinde bulundurur,
  • Birleşmiş Milletler nezdinde gözlemci statüsüne sahiptir,
  • Dünya çapında 180’den fazla ülkeyle diplomatik ilişki yürütür.

Bu bağlamda papa, modern anlamda bir “siyasi figür” olmasa da, ahlaki bir dış politika aktörü konumundadır.

Sonuç: Bir Dumanın Gölgesinde ‘Kültür’

Vatikan’daki beyaz duman yalnızca bir haber değil; bir kültür olayına, kolektif bilinç biçimine ve sembolik bir sürece işaret eder. Sekülerleşme, dijitalleşme ve bireyselleşme gibi büyük dönüşümlere rağmen konklav ve onun simgeleri, hem dini hem kültürel düzlemde etkilerini sürdürmektedir.

Ritüelin tükenmediği, aksine dönüşerek yaşadığı bu çağda; beyaz duman, geçmişin hatırlanması kadar, geleceğin nasıl kurulacağına dair de ipuçları sunmaktadır. Bu çalışma, beyaz duman ritüelinin Katolik Kilisesi’ndeki ve küresel kültürdeki önemli yerini ele almıştır. Beyaz duman, yalnızca bir papalık seçiminin sembolik ifadesi değil, aynı zamanda derin kültürel ve toplumsal anlamlar taşıyan bir olaydır. Her ne kadar dijitalleşme, sekülerleşme ve toplumsal değişimlerin etkisiyle dünyamız hızla değişse de, bu tür geleneksel ritüellerin kültürel öneminin azalmadığı, aksine farklı biçimlerde hayatta kalmaya devam ettiği görülmüştür.

Son olarak, beyaz duman ritüeli, sadece bir seçimin işareti olmanın ötesine geçerek bir kültürel devamlılık sunar. Her yeni papa, bu kültürel ve dini geleneği sürdürürken aynı zamanda zamanın ruhuna da uyum sağlamaktadır. Bu süreçte, geçmişten günümüze uzanan bir anlam birikimi ve toplumsal hafıza, hem bireyleri hem de toplumları bir arada tutan en güçlü bağlardan biri olmaya devam etmektedir.

Kaynakça:

Aydın, M., & Eroğlu, A. H. (2007). Papalık. TDV İslâm Ansiklopedisi. TDV İslâm Araştırmaları Merkezi.

BBC Türkçe. (2025, Mayıs 12). Yeni papa nasıl seçilecek? BBC Türkçe. Erişim adresi: https://www.bbc.com/turkce/articles/cx2x07p3z50o

Al Jazeera. (2025, Mayıs 8). Eat, nap, vote: Inside the Vatican conclave to choose the next pope. Al Jazeera. Erişim adresi: https://www.aljazeera.com/news/2025/5/8/eat- nap-vote-inside-the-conclave-to-choose-the-next- pope#:~:text=Each%20cardinal%20receives%20a%20ballot,covered%20by%20a%2 0plate%20awaits.

Wikipedia.         (n.d.).         Habemus        papam.        Wikipedia.         Erişim        adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/Habemus_papam

Sánchez Bordiu, A. (2022, December 16). What is the papal blessing known as “Urbi et Orbi”? ACI Prensa. Erişim adresi: https://www.ewtnvatican.com/articles/what-is-the- papal-blessing-known-as-urbi-et-orbi-222

Acar, M. (2025). Bizans Ortodoks Kilisesinde Liturji ve Liturjik Eserler. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 15(1), 183-201.

Turner, V. (1969). The Ritual Process: Structure and Anti-Structure. Aldine Publishing. Giddens, A. (1998). Modernliğin Sonuçları (G. Acar, Çev.). Ayrıntı

 

Ramazan Selcuk
Ramazan Selcuk
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Çeşitli vakıf ve derneklerin gençlik yapılanmalarında aktif görev aldı. Finlandiya ve Romanya’da Avrupa Birliği destekli projelerde gönüllü olarak çalıştı. 2020-2023 yılları arasında siyasi faaliyetlerde bulundu. Uluslararası ilişkiler, diplomasi ve iletişim stratejilerine ilgi duyan Selçuk, evlidir. Halihazırda dış politika danışmanlığı yapmaktadır.

Diğer Yazılar

İlgili Yazılar

Sempozyumun Bir Dinleyici Gözünden Değerlendirilmesi

“Herkes benim düşünceme katılırsa, yanılmış olmaktan korkarım.” -Oscar Wilde “Ayrışmadan Uzlaşmaya: Demokrasiyi Yaşatmak ve Güçlendirmek” Sempozyumu’nun Bir Dinleyici Gözünden Değerlendirilmesi...