“Tekno-Feodalizm” ve Silikon Vadisi…

Türkiye bayrama adım atmaz dünya da Trump-Musk kavgasının hararetiyle tutuşmaya başladı. Daha o zaman Los Angeles dünyayı sarsmaya başlamamıştı.

Ağır suçlamalar ve hakaretler havada uçuştu.

Şimdi sakinleşmiş görünse de Trump-Musk düellosu ABD için zaman içinde neler üretecek, göreceğiz.

Ancak uluslararası sistemin sarsılarak yerli yerine oturtmaya çalıştığı yeni teknolojilerin

şekillendirdiği üretim sistemine muhtemelen derinden bir etkisi olmayacak bu kavganın. “Yeni teknolojilerin şekillendirdiği üretim sistemi”, bu nedir peki?

21. Yüzyılı anlamak için bu soruyu sadece sürekli sormak değil, farklı biçimde de cevaplamak gerekiyor herhalde.

Mariana Mazzucato, 56 yaşında çok parlak bir akademisyen, iktisatçı… İtalyan asıllı bir Amerikalı. University College London’da (UCL) Yenilik ve Kamu Değeri Ekonomisi profesörü…

Teknolojik değişimin dinamikleri, kamu sektörünün yenilikteki rolü ve ekonomideki değer üzerine çalışmalarıyla tanındı.

En bilinen kitabı “Girişimci Devlet: Kamu Sektörü-Özel Sektör Karşıtlığı Masalının Çürütülmesi”. Türkçesi de yayınlandı.

Kimileri onu “yenilik konusundaki en önemli düşünürlerden” biri olarak kabul ediyor… 2019 yılında yazdığı “Dijital feodalizmin önlenmesi” de dikkati çekmişti.

O makalesinde “17. Yüzyılda toprak sahipleri artan arazi fiyatlarından rant elde ettikleri gibi, soyguncu baronlar petrol kıtlığından kâr elde ettikleri gibi, günümüzün platform şirketleri de çevrimiçi arama ve ticaret hizmetlerini tekeline alarak değer elde ediyor” diye yazıyordu.

O zamandan beri yaşamakta olduğumuz dönemi “tekno-feodalizm” olarak niteleyen akımın düşünce annesi olarak da biliniyor.

Son yıllarda ekonomi literatüründe “tekno-feodalizm” ifadesiyle sıkça karşılaşır olduk.

Tekno feodalizm, yemin töreninde Trump’ın arkasına dizilen teknoloji devlerinin yarattığı sisteme feodalizm fikrinin uygulanmasını öneriyor.

Görünüşte birbirine zıt iki terimi bir araya getirmesi nedeniyle ilgi çekici olan bu terim, Google, Amazon, Apple ve Meta gibi büyük teknoloji şirketlerinin geliştiği ekonomik modeli tanımlamaya çalışıyor.

Kısacası mevcut süper teknoloji gruplarının feodal dönemlerdeki lordların yaptığı gibi, bir ranttan kar elde ettiklerini vurguluyor.

Kavram, Silikon Vadisi devlerinin sahip oldukları ekonomik ve politik gücü anlatıyor. Zenginleşmenin kaynağı kâr değil, ranttır diyor.

Kavramın anası Mariana Mazzucato olsa daha küresel düzeyde bu kavrama popülarite sağlayan Yunan iktisatçı Yanis Varoufakis oldu. Zaten kavram günümüzde sıklıkla ona atfedilmekte.

Çünkü iki yıl önce, 2023’te kapitalizmin öldüğünü, öldürüldüğünü ve yerini daha da kötü bir sisteme bıraktığını göstermeyi amaçladığı Tekno-feodalizm adlı bir kitap yayınladı. Pazarın yerini satış platformlarına (Amazon gibi), kârın da yerini kiraya bıraktığını öne sürdü.

Bizlerin yeni “köleler” olduğumuzu, yeni çağın “efendileri” olan Jeff Bezos, Elon Musk ve Mark Zuckerberg’in bizi sömüreceği yeni verilerin toplandığını yazdı.

Yunanistan’daki kamu borcu krizi sırasında dostu Aleksis Çipras tarafından kurulan sol hükümette Ocak 2015’te maliye bakanlığına da atanan Varoufakis, altı ay sonra Çipras’la anlaşamayarak istifa etmişti…

Varoufakis’in esinlendiği bir Fransız iktisatçı var: Cédric Durand. 2020 yılında Tekno-feodalism (Keşif) adlı kitabı yayınladı.

Varoufakis bu kitabı okumuş ve belli ki bundan ilham almış, zaten kendi kitabının sonunda, teşekkür sayfasında Varoufakis, Fransız ekonomist Cédric Durand’a övgüler yağdırıyor.

Cedric Durand, “Tekno-feodalizm” terimine ilk kez 1988 yılında piyasaya sürülen bir bilimkurgu oyunu olan Cyberpunk’da rastlamış.

“Tekno-feodalizm”, koalisyon temelli dev firmaların, işçilerden koruma karşılığında hizmet ve sadakat vaadi alması olarak tanımlanıyormuş.

Durand, anlaşmada dengeli bir durum olmadığını çünkü teknoloji devlerinin gücünün devletlerin gücünü aştığını hatırlatıyor.

Ve şöyle devam ediyor:

“Bu durum, şirketle bağlantılı paydaşların (hissedarlar, çalışanlar, müşteriler, alacaklılar) lehine vatandaş figürünün marjinalleşmesine yol açıyor.

1980’lerin sonlarında bu distopyayla karşılaşmamak, bu ‘hayali dünyada’ formüle edilen bazı sezgilerin varlığını fark etmemek elde değildi.”

Kavramın kronolojisini etraflıca inceleyen Pascal Riché, “Tekno-feodalizm” etrafındaki akademik etkileşimi şöyle anlatıyor:

“Durand da benzer bir olguyu şöyle anlatıyor:

Yırtıcılık mantığı, kapitalizmi rayından çıkardı.

Bu durum, büyümeyi durduran üretim mantığının önüne geçti.

Yeni efendiler, ‘verileri’ ve bunların işlenme kapasitelerini kontrol edenlerdir.

Orta Çağ’da toprak ne kadar önemliyse bu veriler de günümüz toplumsal yaşamı için o kadar önemlidir.

Biz buğday hasadına değil, veri hasadına katılıyoruz. Ve kölelikteki atalarımız gibi biz de fief’e bağlıyız:

Kaçarsak bütün toplumsal hayatımızı kaybederiz.

Son olarak, Orta Çağ feodalizminde olduğu gibi, siyaset ve ekonomi birdir. Geçmişte, lord tarımsal ürünleri toplar, yasayı yapar ve serflerini denetlerdi.

Tekno-feodal sistemde de durum aynıdır: tekno-lordlar, sosyal hayatımızı düzenleyen kuralları koyarken toplanan verilerden gelir elde ederler.”

“Tekno-feodalizm” veya “dijital feodalizm” kavramlarını kullanan Varoufakis, Durand ve Mazzucato gibi iktisatçılar, aynı zamanda dijital ekonominin düzenlenmesi gerektiğini savunan kişiler.

Kavramı irdeleyen Pascal Riché umutlu değil, “Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei’nin elektrikli testeresi ve Elon Musk’ın bürokrasi karşıtı öfkesi döneminde, kendisine liberal diyen bir dalgaya karşı kürek çekiyor gibi görünüyorlar.”

Gene de bir anımsatma yapmaktan geri durmuyor:

“Ancak, büyük dijital grupların faaliyetlerini hedef aldığında, düzenleme mutlaka ekonomik özgürlüğün düşmanı değildir, tam tersine. Zira, Mariana Mazzucato’nun hatırlattığı gibi, ünlü iktisatçı Adam Smith’in (1723-1790) beslediği ‘serbest piyasa’ ideali , ‘devletten değil, rantlardan kurtulmuş’ bir piyasaydı.”

“Tekno-feodalizm” kavramı, yaşadıklarımızı küresel boyutta irdelemeye çalışan bir kavram.

Kavramın doğmasına neden olan Silikon Vadisi dinamiklerini yakından irdelemek bu açıdan daha fazla önem taşıyor.

Silikon Vadisinin nabzını en iyi ölçen raporlardan biri ise “SİLİKON VADİSİNİN ŞİFRELERİ” adlı yazıda andığım “Joint Venture Silicon Valley”nin yıllık raporları…

Bölgedeki son gelişmeleri saptayan Joint Venture Silicon Valley’nin yıllık raporundaki kimi bilgiler bu açıdan da önemli.

Örneğin, Raporda bölge ekonomisindeki yavaşlama olgusuna da dikkat çekiliyor. “İş piyasası durgunlaşıyor.

Teknoloji şirketleri 2020-2022 yılları arasında bölgede yaklaşık 75 bin kişiye istihdam sağladı. 2023-2024 yılları arasında 80 bin 200 kişiyi ortadan kaldırdılar.

Patronların öncelikleri değişti.

Bir zamanlar büyüme yarışı ön plandaydı, ancak bugün verimlilik arayışı ön planda.

Bu, bölge için muazzam kârlar anlamına geliyor ancak aynı zamanda büyümenin yavaşlaması, hatta hiç olmaması anlamına da geliyor.”

Bölge, Kovid-19 salgını öncesi seviyeye döndü.

2022’de karantinaların çevrimiçi hizmetlere olan talebin patlamasına yol açmasıyla zirveye ulaşan sektörde 960.400 teknoloji istihdamı bulunuyordu.

2024 yılı sonuna gelindiğinde ise bu sayının 880 bin civarına düştüğü görülüyor.

Özellikle San Francisco şehri, iki yılda (2023 ve 2024) 39.600 iş kaybıyla etkileniyor. Uzaktan çalışma, ülkenin geri kalanına göre bu bölgede daha yaygın olmaya devam ediyor.

Beş ofisten biri boş kalıyor.

Bu durum belediyeler arasında umutsuzluğa yol açarken, 2000 yılında internet balonunun patladığı ekonomik krizi hatırlatıyor.”

“Nüfus azalması yabancı işçilerin gelmesiyle durduruldu.

Rapora göre teknoloji sektöründe çalışanların yüzde 66’sı yabancı uyruklu, bu da rekor bir rakam.

Lisans veya daha yüksek dereceli eğitime sahip olanların yüzde 23’ü Hindistan’dan, yüzde 18’i Çin’den, yüzde 17’si Kaliforniya’dan, yüzde 14’ü ise ABD’nin diğer bölgelerinden geliyor.

Silikon Vadisi’nin tamamında yabancı uyruklu nüfusun oranı %41; bu da onu ülkenin geri kalanından (ABD genelinde %14 ve Kaliforniya’da %27) tamamen farklı bir sosyolojik evrene yerleştiriyor.

Silikon Vadisi’ bir Amerikan olgusu değil, uluslararası bir olgu.

Silikon Vadisi toplumun her kesiminden gelen en parlak beyinler tarafından inşa edildi.”

Rapor ayrıca bölgenin inovasyonda ön saflarda yer almaya devam ettiğini gösteriyor, örneğin rekor sayıda patent söz konusu: 2024’te 23.600…

Ve yapay zeka sektöründe 22 milyar dolar olmak üzere toplam 69 milyar dolarlık girişim sermayesi yatırımı…

Patent ve yatırım 2020’den bu yana neredeyse iki katına çıkmış.

Ancak buna rağmen hakimiyeti azalıyor ve diğer bölgeler kendilerini küresel sahnede konumlandırıyor. Joint Venture Silicon Valley direktörü, “Daha dağınık bir inovasyon ekosisteminde, diğerleri arasında bir düğüm haline gelen Silikon Vadisi’ni hedef alan tektonik bir değişime tanık olabiliriz” şeklinde bir analizde bulundu.

Ayrıca emlak krizi bu şirketleri bölgeden taşınmaya zorluyor.

Yüksek maaşlarıyla konut fiyatlarını patlatan teknoloji, şimdi de karşılanamayacak fiyatlara kurban gidiyor. On yılda ortalama konut fiyatı %53 artarak 1,9 milyon dolara ulaştı.

Silikon Vadisi Endeksi’ne göre, San Francisco Körfez Bölgesi’ndeki en büyük 20 teknoloji işvereninin (Google, Apple, Meta, Amazon, Cisco ve Tesla dahil) 2024 yılına kadar “yerel iş gücünü” %6 oranında artırması bekleniyor.

Ofislerinin bulunduğu Austin, Teksas’ta ise bu şirketlerin çalışanlarına %11 oranında yeni çalışan eklendi.

Seattle’da artış ise %15 oldu.

“Tekno-feodalizm” ve Silikon Vadisi’nin metabolizması… Ve çalkalana çalkalana yol almaya çalışan 21. Yüzyıl.

Tüm bu küresel dinamikleri büyüteç altına almadan olup biteni anlamak ne kadar mümkün? Bu da bu nebuladan bizim payımıza düşen soru olsun.

Mehmet Altan
Mehmet Altan
Mehmet Altan (d.1953) gazeteci, yazar ve akademisyen. İlk, orta ve yüksek öğrenimini İstanbul’da tamamladı. Yükseköğrenimi sırasında özel sektörde ve Türk Haberler Ajansında görev yaptı. 1979 yılında doktora yapmak için Fransa’ya gitti. Paris I. Pantheon Sorbonne Üniversitesinde, Türkiye-IMF ilişkilerini inceleyen çalışmasıyla 1980 yılında uzman, Türkiye’nin ABD ve SSCB ile ilişkilerini inceleyen teziyle de iktisat doktoru oldu. Doktora eğitimi sırasında çeşitli gazetelerde çalıştı, Cumhuriyet Gazetesinin Paris muhabiri olarak görev yaptı. 1984 yılında Türkiye’ye dönen Altan’ın 1985 yılında, Paris’teyken yazdığı denemeleri Kanatlı Karınca adlı kitapta topladı. Akademi Kitabevi Deneme Ödülünü alan bu kitaptan sonra, tezini kitaplaştırarak Süperler ve Türkiye Türkiye'de Amerikan ve Sovyet Yatırımları adıyla yayınlandı. Altan'ın, Türkiye’deki devlet kavramını irdelemeyi amaçladığı Marks’tan Sevgilerle adlı kitabının yanında, askeri darbelerin ekonomik nedenlerini incelediği Darbelerin Ekonomisi ve Türkiye’den yeryüzüne bakmaya çalıştığı edebi yazılarını içeren Matadorun Ölümü adlı kitapları da bulunmaktadır.

Diğer Yazılar

İlgili Yazılar

Silikon Vadisi Şifreleri…

Paldır küldür, ne olduğunu anlayamadan güncelin peşinde yuvarlanıp duruyoruz… Ama galiba esas kurcalanması gereken 21.Yüzyılın ne olduğu ve...

Küreselleşme ve Liberal Demokrasi

Önce, aşağıdaki 20 maddeyi yavaş yavaş ama dikkatlice okumayı öneriyorum: 1- Washington’un dünyayı demokrasiler ve otokrasiler olarak ikiye ayırma...

Kamboçya Örneğinden Yola Çıkarak Ülke İtina ile Nasıl Çökertilir?

“Bir ülke nasıl çökertilir?” sorusu, ister istemez “çökmüş bir ülke nasıl olur?” sorusunu da peşinden sürüklüyor. Çökmüş bir ülke...

Trump ve Küreselleşmenin Gücü…

ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan'da 60 ülkeye yönelik sarsıcı gümrük vergilerini açıkladı. Kimileri bunu “küreselleşmenin” sonu olarak...

Asya-Pasifik, Hindistan ve Orta Sınıflar

Suriye’deki gelişmeler, Orta-Doğu üzerine yapılan analizleri, yorumları ve tartışmaları iyice köpürttü. Orta-Doğu deyince bir müddet sonra sahneye ister istemez...

2024 Nobel Kimya Ödülünü Hangi Makina Almıştı?

Türkiye gündemine çok uzak ama Türkiye'nin yakın geleceği nasıl ıskaladığını gösteren bir soru sorarak başlayalım. Nobel 2024 Kimya Ödülü...

Ağ Toplumu

Kar, kış, kıyamet… Zemheri… Kapalı yollar, ulaşılmayan köyler. * * * 21. yüzyılın ilk çeyreği de hızlıca akıp gidiyor… Bulunduğumuz zaman dilimi belli...

Batı’da ve Türkiye’de Orta Sınıflar…

Batı’daki resmi kaynaklara danışırsanız: “Orta sınıf kavramı, toplumsal ölçeğin merkezinde yer alan nüfusu bir araya getirmektedir. Bir ülkenin ekonomik...